Hakkımda

30 Aralık 2009 Çarşamba











Hoşgeldin yeni bir yıl, yeni yaşayacaklarımız,kARARSIZLIĞIMIZ
Uzun zamandır yazamadım. Yeni yıla girerken kendime bir hediye almak istedim. Bütün bir akşam gezdikten sonra kazak almaya karar verdim. Ama alamadım. Bir kazak almak için için 50 dk düşündüğüme inanamıyorum. Bu gibi kararsızlık durumlarında en yakın arkadaşım beni hep dürterdi ki maalesef bu seferde yanımda olmadığı için ben baya uzun düşünmüşüm ki alışveriş merkezindeki anonsla uyandım ki bu anons ( alışveriş merkezimiz kapanmıştır!)olursa!!!!! Nasıl olduğunu anlamadım ama o kadar ne düşündüm diye halaaa kendime soruyorum. Kararsız olduğumu bilirdim hep bu zamana kadar bu kadar olduğumu da bilmiyordum. Zaten oldum olası seçim yapmaktan hoşlanmam. Şimdi diyorum ki kazak konusunda neyde kararsızlık yaptım? Almak ve almamak arasında:P

Bir yol ayrımı ki yanlışla doğru
Hüzünlerle sevinçler kolkola
Hayatımızdaki birçok seçim arasından vereceğimiz karar belirlemiyor mu ki biraz da kaderimizi. Belki sonuçlarından korktuğumuz için karar veremiyoruz. Aslında bir kararımız var ama sonucundan korkuyoruz mu ki kararsızlık altına sığınıyoruz. Hayatımızın beklenmedik bir zamanlarında kaçımız aniden kararlar vermiyoruz ki? Kaçımızın vermek zorunda oluğu kararlar uykularını kaçırmıyor ki? Ya da kendimizi iki duvar arasında sıkışıp hadi be şimdi ne yapacagım yukarı tükürsem sakal aşağı tükürsem bıyık demek zorunda bırakmıyor ki? Kararsızlıklarımız veya kararlarımızı bizim seçimlerimiz sevdiğimiz bazı şeyleri kaybetmemize sebep olmuyor mu? Seçmeye cesaret edemediklerimiz altında ezilmiyor muyuz? Hayat bizlere keşke her yol ayrımında karar vermek zorunda bırakmasa. Keşke seçmediğimiz şey aslında gerçekten seçmememiz gerektiği için seçmesek de. Seçemediğimiz için üzülmesek. Ya seçme şansı olmayanlar ? aslında hepimiz hayata seçemedğimiz köşelerden katılmıyormuyuz?
Her gün bazen acıda ya da keyifte verse de hayat, biz o seçme hakkımızı ,dolu dolu yaşama hakkından kullanalım. Ve keşkeler olsa da hayatımızda yolumuza hep iyi ki diyerek devam edelim. Hayatı tarçın kıvamında bizlere acı aynı zamanda da tatlı. Mis gibi… belki iyi seçmenler olmayabiliriz kimin umurundaki seçimler bize ait olduktan sonra… hayatın savurduğu yol ayrımlarında her yol ayrımında seçmek zorunda kalan biz insanlar her şeyi unutarak yeni bir yıla merhaba .

28 Aralık 2009 Pazartesi

ALIŞILAGELMİŞLİK... AYNINILIK, ROUTİN, HİYERARŞİK DÜZENE BAĞIMLIIII
Diaolog 1: Nbr
Diaolog 2: İyilik senden
Diolog 1:Aynı..
(bööööööö)
Hayatını sürekli yorularak yaşayan ve yoğunluğunu stabilitiseni tutturmuş bir insanın son birkaç ayını rutin geçirmesi ne zavallıca. Beklide yılın sonuna gelmiş bulunmanın da etkisiyle son bir yılınızı gözden geçiriyorsunuz. Yılın başıyla sonu arasındaki dengeye bakıyorsunuz. O gün kalkıyorsunuz günün aynı rutinlikle geçeceğini biliyorsunuz. Bende insanın ömrünü yiyip bitiren şeylerin başında geldiğinin kanaatine vardım. Rutinlik dediğimiz illet yazgıyı. Kalkıyorsunuz ve her şey aynı rutinlik de devam ediyor. Hele de hayatınızda actiona alışmışsanız. Saate bakıyorsunuz akrep yelkovanı kovalıyor hep aynı değişen bir şey yok. Keşke yelkovanda akrebi kovalasaydı diyorsunuz. Bu biz insanları bazen mutlu bazen mutsuz edebilen bir şeydir. Yeni başlayan her şeyde bir gün rutin olmaya mahkûm değil midir? Zaten hayatımızdaki rutinlikleri bırakmaya niyetimizde yok. Birisi yediğimiz ekmeğin çeşidini bile değiştirecek diye ödümüz patlamıyor mu? Aslında rutinliği bizler yapmıyor muyuz?

info.bloggum.com+-+is+bankasi+maxi+miles+reklam+fi

27 Aralık 2009 Pazar

minik anlara özel...



Hayatınızda öyle zamanlar vardır ki yaşadığınız anda o anın ne kadar kıymetli olduğunuzu fark etmezsiniz. Ancak onun değerini o zaman geçince anlarsınız. Geriye dönersiniz bakarsınız. Uzanmak istersiniz yakalamak ama bir gerçek vardırki Yaşamısınızdır . Ve maalesef o an bitmiştir. Ve bazı anlar vardır geçmek bilmez. Saniyeler bir fırtına gibi gelir başa çıkamazsınız. Gözlerinizi kapatırsınız beklersiniz bitsin diye. Bitmediği gibi yerine başka bir fırtınayla gelir. Bizi bulunduğumuz andan uzaklaştıran ya da kurtaran gene zamandır. O andır.


Şuan 28 Aralık 2009 şu an ne yaşıyorsunuz bilmiyorum. Bu zaman bize ne hissettiriyor bilmiyorum ama her ne yaşıyorsak yaşayalım unutmayalım ki bundan 100 yıl sonra bizden başka birileri dünyada yaşayacak. Ve bizde yaşadığımız anda kalacağız.

Her gün 1 dk yalnızca 1 dakikamızı ne şartlar içinde yaşıyorsak yaşayalım gene de teşekkür etmeye ayıralım. Bu yıl sahip olmak istediklerimizi değil sahip olduğumuzu düşünelim.Sahip olduklarımıza sımsıkı sarılalım.


Tüm sorunlarımızı, problemlerimizi acılarımızı öğretmenimiz olarak görmek dileğiyle.

26 Aralık 2009 Cumartesi



Bir sabah uyanıyorsunuz mükemmel giden herşey birden değişiveriyor nasıl mı?
Düşünelim 2 dk 17 sn bütün dünya aynı anda bayıldığımızı. O an ne yapıyorsak bırakıp bayılıyoruz. 2 dk 17 sn de geleceğinizi görüyorsunuz. Ve bu gelecek 6 ay sonra… Belki evleniyorsunuz, belki boşanıyorsunuz belki, âşık oluyorsunuz ya da sevdiğinizi kaybediyorsunuz. Ya da Ölüsünüz?
Lost dizisi bitmek üzereyken Lost tadında bir diz arayışında olanlara Flash Forward dizisini öneririm. Lost’un yerini belki alamaz ama Lost’u severseniz eğer bunu da seveceğinizi düşünüyorum.

Bir an için herkes bayılsa 2 dk 17 sn kendi geleceğinden 6 ay sonrayı görsek nasıl olurdu?

Ülkemi düşündüm de bölünme, kavgalar, küfürler, silahlar yerine, barış kardeşlik, dostluk birlik gelir miydi?
Sokaklarda insanlar yürürken birbirlerine kızgın gözlerle bakmak yerine merhaba dersem bir kötülük gelir mi düşüncesini bir kenara bırakarak merhaba diyebilir miydi?
Sen kadınsın, sen erkek, sen Müslümansın sen değil ya da sen Çingene, demeden kardeş olabilir miydik aynı toprak üzerinde yaşayan kardeşlerimizle.
Korkusuzca fikirlerimizi diğer görüşteki arkadaşlarımıza söyleyebilir miydik?
Okula giderken çocuklarımıza acaba trafikte başlarına bir şey gelir mi diye düşünmeden arkalarından el sallayabilecek miydik?
Ya da üniversite sınavı kalkar mı? Herkes istediği bölümü okuyup istediği işi yapabilir mi? Mezun olurken acaba iş bulabilir miyim korkusu olmadan.
Şu sıralar havalar çok soğuk evlerimizde sıcak köşelerimize çekilmiş uyurken acaba sokakta yatan o sahipsiz çocuklarımızın bir yuvası olabilecek mi?
Gözlerimi kapatıyorum ve diyorum ki iyi ki geleceği göremiyoruz. Geleceğimizi bugün şekillendirir. Ve bugün gelecekte güzel şeyler yaşamak için ne yapıyoruz?
Ben inanıyorum şimdi olmasa da 6 ay sonra olmasa da bir gün güzel günler göreceğiz.
Nazım hikmet’in dediği gibi;

Güzel günler göreceğiz çocuklar

Motorları maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler

25 Aralık 2009 Cuma

KAĞIT HELVA AMA TADIMLIK


Bahsetmiştim ya yeni yıl ile ilgili çok güzel bir şiir var diye dünden beri onu aradım bulamadım. Böyle zamanlarda ararsınız ararsınız artık kafayı yiyecek gibi olursunuz ortada aradığınız şeyden eser yoktur. Eminim aramadığım zaman karşıma çıkacak. Hepte öyle olmaz mı zaten. Birde üstelik bilgisayarınız bozulursa eminim sinir katsayınızın keyfine diyecek bulamazsınız:P o telaşla bilgisayarımı teknik servise götürdüm. İşim bittiğinde ise bir kahve keyfini hak ettiğimi düşünmüştüm ki uzun zamandır beklediğim bir kitap olan kendisini daha önce siyah süt ile tanıdığım ve o zamanlar yarısında bıraktığım ayy ne bunalımlı bir yazar dediğim ama aşk kitabıyla kaleminin lezzetine doyamadığım çok farklı bir yazar ELİF ŞAFAK. Bir sonraki kitabında dört gözle bekliyordum. Kâğıt helva tıpkı ismi gibi tadımlık.
Yazar daha önce yazdığı kitaplarından bir çeşni hazırlamış. Bir tadımda bitiveriyor. Yazı yolculuğunda nerden nereye geldiğini sanki kendine göstermiş oluyor. Aşk ,pinhan,mahrem gibi kitaplarında yazdığı o leziz cümleleri derlemiş. Bana sorarsanız kitabı okuyun derim. AŞK gibi olmasada belki aşk ta beğendiniz çeşnilerden bulamasanızda okumaya değer bir kitap. her kitabında farklı okuyucu kitlesi edinerek yoluna devam etti her durakta bir yolcu bindi kimi sevdi kimi için çok ağır geldi. Alıntılar kitabı belki aşkta pinhandaki gibi açlığımızı yatıştırmasada belki sizin alıntılarını içinde bulamasanızda okunmaya ve çantanızda cüzdan gibi her an taşınmaya değer bir kitap.
şiirimi bulamasamda alıntılar içinde benim bulduğum alıntıyla...


KİM OLURSAK OLALIM, DÜNYANIN HANGİ YERİNDE YAŞARSAK YAŞIYALIM, TA DERİNLERDE BİR YERDE HEPİMİZ BİR EKSİKLİK DUYGUSU TAŞIMAKTAYIZ. SANKİ TEMEL BİR ŞEYİMİZİ KAYBETMİŞİZ DE GERİ ALAMAMAKTAN KORKUYORUZ. NEYİN EKSİK OLDUĞUNU BİLENİMİZ HAKİKATEN ÇOK AZ.

24 Aralık 2009 Perşembe

yeni bir yıla girerken yeni bir sayfa yeni bir blog


Ne kadar zormuş ilk satırlara başlamak kaç defa yazıp sildim bilmiyorum . bir başladım ya gerisi gelir artık diye düşünüyorum. 2010 'a girerken yeni bir beni yazmak eski ben bağlamında bana bağlı olarak. zaten hep yazmayı seven ve yazıp kimselere okutmaya çekindiğim defterlerimden cıkıp yeni bir blog oluşturmaya karar verdim .bundan 3 yıl oncede blog açmıştım ama sadece tek bir yazı yazıp bırakmıştım. şimdi tekrar karar verdim 2010 girerken yeni bir bene karar vermişken artık yazılarımı sadece bana yazmamaya. bu ilk yazım blogumda ne yazacağıma karar vermeden bütün düşünceler beynimde ondanda bahset bundanda bahset derken yazı yazmaya çalışmak off ne kadarda zormuş . zamanla ısınırım. sanki sevgilimle buluşucakmışım gibi heyacanlıyım bu yazıyı yazarken bir öylemi yazsam diyorum yazıyorum siliyorum.

herhalde zamanla oturacak diye düşünüyorum.

eğer bulabilirsem önceden okuduğum beğenip sakladığım yeni yılla ilgili çok güzel bir şiir paylamak istiyorum. tabi okadar kitap, gazete ,dergi, karalanmış yazıların içinden bulabilirsem söz vermiyorum.

ara sıra girip okuyun olurmu... sıkılmazsanız



beni yazmaya karar vermişken yeni yıla girerken merhaba:P