Hakkımda

24 Şubat 2010 Çarşamba

GİTMEK İSTEYENLERE VEYA GİTMEK AKLINDAN BİLE GEÇMEYENLERE...



Burası Diyar-ı bekirdir,
Zemini kayalıktır, serttir,
İnsanları yüreklidir merttir,
Kötü tanıtmış o da felektir,

En güzel aşktır sessiz yaşanan. İçinizde olan. Kimseye söyleyemediğiniz. Ve o aşktır ki gizli kalsa da burnunuzda tüten. Aslında sizden çok uzakta olan ve nereye giderseniz gidin taşıdığınız ve derinlerde sizin paylaştığınız ve sessiz aşktır en güzel aşk olan. Yaşadıkça içinizde çoğalan… Ben bugün size bir sessiz aşkımı anlatacağım. Ve uzakta olsam da o, burnumda tüten ve bir damladır içimde hep çok ama çok büyüyen. Belki yolunuz düşer, belki yolunuzu siz düşürürsünüz diye size kendi gözümden bir kent anlatmak isterim. Kimilerimiz belki görmüştür ya da görmek istiyordur. Hiç merak etmiyordur ve bazılarınız için sadece vardır. Ve bazılarımız içinde aşktır. Herkesin memleketi kendine güzeldir bilirim. Hele Türkiye gibi bir ülkede her memleket ayrı güzeldir, ayrı bir değerdir. Siz daha bu şehre girdiğiniz zaman yüzünüze bir esinti çarpar. Bu esinti tam ateşin ortasındasınız ama yanmaktan da hoşlanırsınız tarzındadır. Siz daha şehre girdiğinizde korumaya başlar bu şehir sizi. O Çin set’inden sonra Dünyanın 2. büyük surlarıyla. Ve başlarsınız tarihi sokakların ince bir kadın beli uzanan kısmında yürümeye. Sağlı sollu evler vardır. ve o sokaklarda dolanırken karşılaşırsınız yalın ayak toprak bulaşmış o masum suratlı sahipsiz çocuklara. Ve dua etmek istersiniz hem kendiniz için hem bütün dünya için ve siz dininiz ırkınız ne olursa olsun girersiniz bir ulu camiye bir Meryem ana kilisesine. Ve br minare görürsünüz dört tane ayağı olan ve başlarsınız minarenin sütunundan 7 defa geçmeye hikaye bu ya inanırsınız 7 defa bu minarenin sütunun altından geçersiniz dileklerinizin olmasına ve başlarsınız siz 7 sevdikleriniz için bir defa daha 7. Dersiniz hey Diyarbakır ben bugünlük yoruldum ve yolunuz Mardin kapıya çevirirsiniz dinlenmek üzere ve . Ve on gözlü köprü altından geçen nazlı Dicle’nin orda dinlemeye koyulursunuz. Hevsel bahçelerine bakarsınız. O meşhur Diyarbakır karpuzunun yetiştiği bahçelerde anlam ararsınız lezzet adına. o an yalnızlar içinde kalabalık düşüncelerde bulursunuz kendinizi Mardin kapı gibi. ve Malabadi köprüsü şarkısını mırıldanırsınız Dicle’ye bakınca. Bugünlük bu kadar yarın yine devam dersiniz. Yatmaya yola düşersiniz….

3 yorum:

the sin dedi ki...

ey Diyarbakır sur dibinde ciğer ordan yağlı ayran biraz leblebi örgü peyniri sonra ofiss orda pota cafe gidilmeli özleniyor oralar

blog sahibi dedi ki...

özleniyor:) evett özellikle ciğer ve ayran

blog sahibi dedi ki...

buarada kimsiniz:)